Kafamı toparlamam lazım. Böyle uçlarda yaşayınca bütün duyguları, sert düşüyorsun yere işte. Farkına varıyorum yavaştan,o büyü bozuluyor git gide. İstemiyordum bunu, biraz daha Selanikler'de dolaşsaydım ne olurdu hani. Geldim tekrar dünyama, yüzleştim yine yalnızlığımla. Çok çabuk yaşamak istiyorum, bir dolu, sanki arkamdan kovalanıyormuşçasına, başka zamanım yokmuşçasına, yapmazsam bir daha hiç olmayacakmışçasına. Geç mi kaldım, boşluğu doldurmaya mı çalışıyorum, ne düşünüyorum, ne hissediyorum, ne istiyorum? İnsan bu dünyada en çok kendine yabancı, en zor duygu kendini tanımaya başlaması.
Uzaklaşayım diyorum, bunu kaç kere denedim ama. Olmuyor. Kaçarak bir yere varılmıyor. Dönüp duruyorsun sadece olduğun yerde. Sonra geri geliyorsun kürtçü dükkanı misali. Karşılaştığın manzara da aynı oluyor hatta belki de daha birikmişi, daha zoru, daha yorucusu.
Üstüne git! Ama ne olur hayattan da geri kalma. Tattığın duygular bırak tadında kalsın, başka tatlara , duygulara da şans ver; korkma artık üzülmekten, kötü sonuçlar almaktan, belki de yara almaktan. Savaş stresinle, savaş yenilginle, savaş sonuçlarınla hem de en kötüleriyle. Seni sen yapan onlardı, bırak da öyle kalsınlar.
evet yaaa üzülmek de sevinmek de gülmek de ağlamak da güzeel :)
ReplyDeleteHepsi benim, ben hepsiyle birim.
Delete