Kendimi aşıyorum. Kendimi yeniyorum. Duygularımın esiri değilim artık. Hiç yapmayacağım daha doğrusu yapamaycağım dediğim şeyleri yapıyorum hatta. Direniyorum rezil olma ihtimaline rağmen. Rezil olmaktan da korkmamak istiyorum artık. İki gün sonra unutulacak şeyler için bir ömrü zehir etmek istemiyorum. Doya doya yaşamak istiyorum, kana kana içmek. Geç kalınmışlık olmasın artık. Geç kalınsa bile ne olacak ki? Deneyimleyip pişman olmak istiyorum mesela.Pişman olunacaksa öyle olunsun. Sürekli böyle olsaydı nasıl olurdu, şöyle yapsaydım ne derdi, ya bu gerçekleşmeseydi tarzı söylemlerden bir hayli yoruldum ve yaşayıp görmek istiyorum. Hayatıma devam edemiyorum yoksa bir yanım eksikmiş gibi geliyor, tamamlanmamış gibiyim. Avareyim, dönüp duruyorum yoluma bakamıyorum, aklım karmaşık dolanıyorum.
Soluklanmam lazım. Gözden geçirmem lazım. Dönüp uzun uzadıya bakıp incelemem lazım belki de. Bilmiyorum ama bir şeyler değişmeli artık. Hayatımda hiç böyle bir patlama noktasına gelmemiştim ben. Hiç bu kadar duygularımla başa çıkamadığım bir dönemim olmamıştı. Evet yine aynı hisleri hissettmiştim ama asla atağa geçememiştim. Hep umrumda değilmiş gibi takılıyordum sanki biri görüp de duygularımı yaşıyorum diye benimle alay edecekmiş gibi geliyordu sürekli. Hep korktum, bağıramadım, dizildi tüm sözcükler boğazıma ağladığımla kaldım hep ertesi gün yüzümde güller açarsına oyun oynarken. Hep mutlu olmak zorundaydım ben, hep en mükemmelini yapmak, hep en doğrusu olmak, toplumun çizdiği ama benim asla benimseyemediğim kurallara uymak, görünmez çizgiye sıkaca bağlanıp asla bırakmamak zorundaydım. Yoksa eleştirilirdim, benim yanlış yapmaya, düşmeye, çocuk olmaya, genç olmaya, bir beşer olmaya hakkım yokmuş gibi. Dediği gibi ol, dedikleri gibi yap, bunu şöyle koy, şunu şuraya. Koca bir bla bla gibi geliyor kulağıma artık. Eğer yanlışımdan dolayı ,ki bu kime göre yanlış neye göre yanlış, beni sevmeyeceklerse beni sürekli eleştireceklerse öyle davranmaya devam etsinler. Ben yoruldum. Pes. Siz alıştığınız gibi devam edin ben kendi yolumu yeniden kurmaya hazırlandım. Bu his bile beni şimdiden öyle heyecanlandırıyor ki anlatamam sizlere. Şimdiden yaşadığımı, nefes aldığımı hissediyorum. Kalbim atıyormuş ya iyisiyle kötüsüyle. Ama atıyor işte bak atıyor. Belki çok daha fazla üzüleceğim ve hayatımın darbesini yiyeceğim bilmiyorum ama üzülmek bile bir yaşam belirtisi benim için. Korkmaktan korkmuyorum. Düşeceksem düşeceğim hem de en dibe ama benim kararım olacak bu. Yaşamıma özgü bir şey olacak. Üzülmemek, korkmamak, yenilmemek, ağlamamak, rezil olmamak, insani olan ve asla insani olarak algılanmayan bu duyguları yaşamamak için bir köşede durup hayatın akışına karışmayacaksam ve ot gibi köşemde durup izleyici olacaksam eğer kalsın ben hepsini en derinden hissetmeye hazırım. Hepsi yaşamıma dahil. Sürekli bir iyi oluş halinden söz edemem zaten. Yoksa hayatı öğrenemeyeceğim, deneyim kazanamayacağım, güçlü duramaycağım hep geride kalacağım ve hep eksik, yarım hissedeceğim.
hayat işte yaaaa olsun yaşamak güzeeeel :)
ReplyDeleteYazımı tekrar okuyunca fark ettim, bir hayli kızmışım. Ama neye hiç hatırlamıyorum doğrusu!
Delete