Friday, March 18, 2022

kayboluş ama yok oluş değil

 

 



                     KAYIP HİS

                                    Pişmanlıklarla dolu bir hayat. Söylenmesi ve kabullenmesi ne kadar zor bir cümle değil mi? Ama ben hayatımın böyle olduğunu düşünüyorum. Ve artık bunun için üzülmüyorum. Çünkü kendimi çok yıprattım. Çok zorlandım. Artık nerden toparlayabilirim, nasıl kurtarabilirim diye bakıyorum olaylara. Öbür türlü ayağa kalkamıyorum. Başarmaya çalışıyorum bata çıka.

                                     Her kaybı olduktan sonra anlamak... Bana verilen en büyük ızdırap gibi. Hep içimde ukde kalıyor her şey. Olduramıyorum bir türlü. Belki kendimden çok şey beklediğimden belki de cidden yetersiz kaldığımdan. Sorularıma cevap arıyorum artık. Cevapsız kalan her soru büyüyüp önümde bir çığ olup yıkılıyor. 

                                     Çoğu şeyi hallettim ben. Çoğu şeyin üstesinden geldim. Güçlüyüm. Yüzleşiyorum. Yüzleştikçe, sorunlarımla baş başa kaldıkça, korkmadan cesurca söyldikçe, bağırıp kıyametleri kopardıkça, kendimi kandırmadıkça geliyorum kendime. Çözüyorum bağrımda takılı olan düğümleri.

                          

  Herkes farkındalıkla baş edemez. Ben edememiştim mesela. Yavaş yavaş oldu. Daha güzelleri olacak. 

       - Tamirci Çırağını dinledim Cem Karaca'dan çok güzeldi. Okuma bittikten sonra dinleyebileceğiniz nacizane önerim. Farkındalıklarınızla güzel savaşlar diliyorum.                                  

Thursday, March 3, 2022

black swan, am ı?




             Siyah Kuğu. Evet sanırım siyah kuğumu arıyorum. Ya da siyah kuğumu bulmaktan korkuyorum. Bulursam bunu nasıl açıklarım? Ben hep beyaz kuğu olmak zorunda değil miydim? En mükemmeli beyaz kuğuda olmayacak mıydı? Siyah kuğumu da aynı beyaz kuğum kadar gururla taşıyabilecek miydim? Korkmadan, delicesine ve en önemlisi kurallar çizgisinden çıkıp olması gerektiği gibi değil de hissettiğim gibi akar mıydı? Akıp gidebilir miydim yaşamda, delicesine hissedebilir miydim ruhumu, özümü, vücudumu, tenimi, duygularımı, ne istediğimi... Bir düzene hapsolmuşum, rahat değilim, her şey belirlenmiş bir çerçevede, olması gerektiği gibi daha doğrusu olmak zorundaymış gibi. Ritme kaptıramıyorum kendimi evet belki her şey iyi ama ruhsuz. Donuk. Duygudan yoksun.


            İçindeki kıvılcım hani nerde? Hani dolu dolu gözlerin, hani içten gülüşün, ya da buruk da olsa tebessümün. Beyaz kuğum esir aldı buraları. Kimse bu esarete bir dur demiyor, göremiyor ki esaret olduğunu. Başka türlü türlü isimler veriyor ama asla anlamıyor . Esaret olduğundan bihaber. Siyah kuğu bunu yaptığında her şey daha kolay olurdu çünkü 'çizgi'den çıkılmış olunurdu. O zaman herkes müdahale ederdi veya farkında olurdu en azından. Çünkü siyah kuğu bu. Kötü ve pis. Arzuların halk dilindeki hali.

          

             Kaçtıkça bir yere varamadığım, sürekli tosladığım siyah kuğum ve beyaz kuğumun arasındaki  kavgada kayboldum ben. Beyaz kuğumun kusursuz esaretinde hapsoldum. Orada güvenli ve en çok da özgüvenli hissediyorum. Ama mutsuzum. Mutsuz.


                  

                                                       Black Swan izleyin belki söylediklerim daha çok yatar kafanıza.

                       Siyah kuğunuza kulak verdiğiniz, beyaz kuğunuzu sorguladığınız bir gün olsun.


             

Marka Etiketi Üzerine

                             Kendimize çektirdiğimiz işkencelerden notlar bırakmak istiyorum buraya. Sırf onay ve kabul almak için girdiğimi...