Benim yorgunluklarımın hep benimle kaldığını sadece benim olduğunu sanıyordum. Meğer insanlarla paylaşabilirmişim de. Yük hafifletilebilecek bir şeymiş. Tek başına taşınmasına gerek yokmuş. Çoğu şey atlatılabilirmiş. Çoğu şeyin üstesinden gelinebilirmiş. Aslında savaşmakta olduğum şey zorluklar değil de kendi mücadelemmiş. Zorluklar için yaptığım mücadele beni yıpratmış. Bir insan kendi kendine bu kadar zarar veremez, kendi kendini bu kadar yoramaz demeyin, insan en çok kendine düşman. Mücadelem zedeledi beni, deşti yaralarımı. Öğrendiğimde zaman geçmişti evet ama bunun son olmadığının farkındayım artık. En azından bunu öğrettim İrem'e. Bir sürü ama bir sürü anıyı hata üstüne hata katarak yarattım ben. Geriye dönüp değiştirmek istediğim onlarca anım,eski tabirimle utançlarım var. Gerçekten zamanda geri dönüş olduğunda değiştirmek için sıraya koyduğum anılar dizim var. Ama bunu zaman geçtikten sonra anladım ki şu an bahsettiğim tüm anılarım o zamanın hatalarıydı. Şimdinin gülümse sebepleri. Eğer bugün bu yazıyı yazıyorsam o gün yaptığım hatalarım şekillendirdi bugünümü. Ha mutlu ya da gurur verici anım hiç olmadı mı tabi ki de oldu. Ama fark ettim ki şu an kendimden bahsederken ben hiç o anları kullanmıyorum veyahut üzerinde durmuyorum. Demek ki her bozuk işleyiş kötü değildir, yol her zaman düzelmek zorunda değildir. Zaten kendime belirlediğim bir doğru-yanlış, düzgün-yamuk, iyi-kötü tanımı yok. Genel hayat şartlarında yaşayan, genel hayat şartlarında gezen, genel hayat şartlarında genel hayat süren biriyim. Çok da abartıp bir ömrü keşkelere ayırmak istemiyorum.
Hani hani Athena ben böyleyim kendi yolumda derken çok da saaaapmamis.
Teşekkürler Athena bugünü de sana affettik. Hoşça kalın olur mu?